[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Prusya
Töton
Şövalyeleri 13.yüzyılda baltık kıyılarında yeni bir Hristiyan devleti
kurduğundan beri Prusya'nın bölgesinde bir Almanlaşma süreci başladı.
Prusya
Krallığı, Brandenburg ve Prusya dükalıklarının birleşiminden oluşan
tamamiyle yeni bir devletti ve bir Krallık olarak anılmasının tek nedeni
ise o zamanki hükümdarları olan Seçmen Frederick III'ün kendi ünvanının
"Kral" olması gerektiğini söylemesi!
Sonuç olarak Frederick'in
Kutsal Roma İmparatoru ve Avusturya Arşidükü ile iyi geçinmesi
gerekiyordu ve ona Prusya Kralı olarak değil de Prusya'daki Kral olarak
hitap ediliyorlardı. Evet, Frederick bir kraldı ve elbette ilerde
kurulabilecek olan bir Protestan devletinin en güçlü ve en nüfuzlu
yönetici adayıydı.
Prusyalıların yaygın inancına göre – sebepsiz
yere – bir insan olarak sahip oldukları meziyetler - ordu disiplini,
fedakarlık ve düzen - onları her türlü beladan kurtarabilirdi. Fakat tüm
bu yükümlülük ve görev anlayışına rağmen bunlar asla cehalet ve
hoşgörüsüzülükle bir arada olamazdı, emirler ne söylerse söylesin ikisi
bir arada asla olamazdı. Prusyalılar mücadeleye alışkın bir toplumdu ve
bu onları sadece daha yetenekli yaptı, kana susamış cani bir toplum
değil. Sahip oldukları meziyetlerle ve dünyayı devirebilecek güçteki
ordularıyla büyük bir devlet olabilmek için yeterli potansiyeli
taşıyorlardı. Eğer bu ulusa doğru kişiler hükmeder ve yol gösterirse,
bir gün tüm Almanca konuşan insanların tek bir devlet altında
toplandığını ve Büyük Prusya'nın Baltık kıyılarına hatta onun da daha
ötesi olan Orta Avrupa'ya kadar ulaştığını görebiliriz.
Çeviri: Constantine
Prusya
Töton
Şövalyeleri 13.yüzyılda baltık kıyılarında yeni bir Hristiyan devleti
kurduğundan beri Prusya'nın bölgesinde bir Almanlaşma süreci başladı.
Prusya
Krallığı, Brandenburg ve Prusya dükalıklarının birleşiminden oluşan
tamamiyle yeni bir devletti ve bir Krallık olarak anılmasının tek nedeni
ise o zamanki hükümdarları olan Seçmen Frederick III'ün kendi ünvanının
"Kral" olması gerektiğini söylemesi!
Sonuç olarak Frederick'in
Kutsal Roma İmparatoru ve Avusturya Arşidükü ile iyi geçinmesi
gerekiyordu ve ona Prusya Kralı olarak değil de Prusya'daki Kral olarak
hitap ediliyorlardı. Evet, Frederick bir kraldı ve elbette ilerde
kurulabilecek olan bir Protestan devletinin en güçlü ve en nüfuzlu
yönetici adayıydı.
Prusyalıların yaygın inancına göre – sebepsiz
yere – bir insan olarak sahip oldukları meziyetler - ordu disiplini,
fedakarlık ve düzen - onları her türlü beladan kurtarabilirdi. Fakat tüm
bu yükümlülük ve görev anlayışına rağmen bunlar asla cehalet ve
hoşgörüsüzülükle bir arada olamazdı, emirler ne söylerse söylesin ikisi
bir arada asla olamazdı. Prusyalılar mücadeleye alışkın bir toplumdu ve
bu onları sadece daha yetenekli yaptı, kana susamış cani bir toplum
değil. Sahip oldukları meziyetlerle ve dünyayı devirebilecek güçteki
ordularıyla büyük bir devlet olabilmek için yeterli potansiyeli
taşıyorlardı. Eğer bu ulusa doğru kişiler hükmeder ve yol gösterirse,
bir gün tüm Almanca konuşan insanların tek bir devlet altında
toplandığını ve Büyük Prusya'nın Baltık kıyılarına hatta onun da daha
ötesi olan Orta Avrupa'ya kadar ulaştığını görebiliriz.
Çeviri: Constantine