Hard rock ve metal müziğin efsane ismi Metallica, bu tarzların küçük ve
şekilci bir dinleyici kitlesinin tekelinden çıkıp geniş topluluklara
ulaşmasında büyük pay sahibi olmuştur.
Metallica’nın temelleri Lars Ulrich tarafından atılır. Ulrich,
Los Angeles gazetesine ilan vererek birlikte müzik yapabilecek kişilerle
görüşmek istediğini belirtir. İlk telefon, bir basımevinde çalışan 18
yaşlarında lise mezunu bir gençten, James Alan Hetfield’dan
gelir. Sert sesi, farklı armonisi ve yeniliğe açık gitar
virtiözitesiyle, grubun vokal ve gitaristliğini üstlenen Hetfield’ı, şu
anda Megadeth’te çalan gitarist Dave Mustaine izler. Ve son olarak da siyahi bass gitarist Ron Me Govne gruba dahil olur.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Topluluk bu kadrosuyla ilk konserini Anaheim (California)’da Radio City’de 14 Mart 1982’de vermiştir. Doğrusunu söylemek gerekirse istedikleri başarıyı yakalayamamışlardır. Çünkü Dave Mustaine tam bir alkoliktir. Çok geçmeden gruptan uzaklaştırılır. Kirk Lee Hammet onun yerine geçer ve eksikliğini hissettirmemenin de ötesinde işler yapar. Sıra Ron Me Govne’ye
gelir. Çünkü bu bassçı gruba uyum sağlayamaz, buna başarısızlığı da
eklenince artık çekilmez olur ve gruptan uzaklaştırılır.
Boşluğu doldurmak için gruba transfer edilen, dönemin ünlü gruplarından Truma’nın bass gitaristi Cliff Burton
tek kelimeyle mükemmeldir. Bu elemanla grup en iyi performansını
yakalar. Eski bir garajı stüdyo olarak kullanan topluluk için acilen
paraya ihtiyaç vardır. Nihayet gruba mali destek sağlanır. Bu günden
sonraki 6. haftada, Metallica’nın ilk albümü olan "Kill ’Em All" piyasaya sürüldüğünde takvimler Temmuz 1983’ü göstermektedir. Albüm 70 bin adet satılmıştır. Tam 1 yıl sonra çıkardıkları ikinci albüm "Right The Lightning"in satışı da 75 bin olmuştur.
Bu albümlerde grubun yaptığı müzik çok serttir ve siyah deri elbiseonlar
için bir simge olmuştur. Acemilikleri bazı şarkı sözlerinde açıkça
belli olmaktadır. "Whiplash"ın sözlerinde olduğu gibi: "Konser
bitti, metal yitti, yola çıkma zamanı, bir başka şehir bir başka
konser... Patlayacağız yeniden, otel odaları ve otoyollar... Burada
dışarıda yaşam çiğdir, ama biz asla durmayacağız. Asla son vermeyeceğiz,
çünkü biz Metallica’cıyız."
Ardından "Master of Puppets"ı çıkaran grup, ilk çalışmalarının
üzerinden geçen üç yılın sonunda bu albümle kendini ispatlamayı başardı.
Satış rakamı promosyonsuz, videosuz ve single’sız 1 milyona
yaklaşmıştı. Bu albüm, gerek sözler gerekse müzik itibariyle tamamen
grubun psikolojisini yansıtmaktadır. Hetfield’in başı uyuşturucuyla
derttedir ve ufak çaplı sorunlar yaşamaktadır. Albüm çalışmalarından
arta kalan zamanda sık sık konserler düzenleyen grup, bu sıralar tam bir
kayak hastası olan "yaramaz çocuk" Hetfield’in düşerek bileğini
kırmasıyla konserlerine bir süreliğine ara vermiştir.
Eylül 1986’da İngiltere’deki konserlerinde sahneye çıkan kadro, Cliff Burton’lu
son kadro olur. Kopenhag’a giderken gecenin geç saatlerinde zeminin
kaygan olması nedeniyle yoldan çıkarak bir hendeğe çarpar ve otobüs
devrilir. Devrilen otobüs Burton’a mezar olmuştur. Gurubun bass’çılığını
yapan Burton, uyur halde camdan fırlayıp olay yerinde hayatını
kaybetmiştir. Grubun asli üyelerinden biri olan Cliff Burton’un talihsiz
kaybına bir de dağılma söylentileri eklenince Metallica, hayranlarıyla
birlikte kara bir bulutun altına girmiştir.
Fakat Metallica, kararlı bir sesle "devam" demiş, kötü günlerin geride kaldığını açıklamış, Flotsam & Jetsom’da bass çalan Jason Newsted’i
kadroya dahil ederek tüm hayranlarının yüreğine su serpmiştir. Newsted
yetenekli bir gitaristtir. Grubun menajerliğini de yapan bu isim, ayrıca
besteci ve söz yazarıdır. Kısa zamanda Metallica’ya uyum sağlayan
Newsted, grupta eksikliği hissedilir bir üye konumuna gelmiştir. Bunun
yanında, Cliff hayranı bazı eleştirmenlere göre, Newsted,
gitarı çok kötü çalmaktadır ve gruba uyum sağlayamamıştır. Eleştiriler
çoğalmış, grup eski samimiyetini yitirmekle suçlanmıştır. Lars Ulrich’in
davulda eski performansını sergilemediği söylentileri dolaşırken
dinleyiciler, onun davul çalmak yerine fotoğrafçılara poz vermeyi tercih
etmesini yadırgadıklarını ifade etmişlerdir. Bir konserde dinleyicilere
hitap etmek için mikrofonu eline alması ise yuhalanmasına neden
olmuştur. Bu eleştirilerden iyice sıkılan grup, hem kendilerine doğan
yanıt hakkını kullanmak hem de eski hayranlarını geri kazanmak için
Cliff’in anısına "Cliff’em All" adında bir video kaydını ve "Garage Days"
isimli yeni çalışmayı yayınlar. Ayrıca Hetfield’ın, bir röportajında
dostları Cliff’in ruhunu her zaman yanlarında hissettiklerini açıklaması
gruptaki Cliff baskısının bir yansıması olarak değerlendirilebilir.
1988’de "... And Justice For All"u çıkaran grup, adaletsizlikten yakınmakta ve "Herkes İçin Adalet"
sloganını haykırmaktadır. "Adaletin koridorları yeşile boyalı, para
konuşuyor, güç kurtları kapında bekleşiyor... Hakimiyetlerini kötüye
kullanıyorlar, inanmıyorum söylediğin şeylere, inanmıyorum... Adalet
bitti, adalete tecavüz edildi, çektiklerinde ipini, adalet yerini
buluyor... Gerçek aranmıyor, her şey kazanmaktan ibaret, bunu çok katı
buluyorum... Paraları bir kez daha terazinin dengesini belirliyor,
anlaşmanı yap, nedir gerçek..."
Kasetle aynı adı taşıyan bu parçanın sözleri, Metallica’nın
tepkici yanını açığa çıkaran bir hüviyet niteliği taşımaktadır. Bu
albümde meta üzerine kurulan yeni dünya düzenine göndermelerde bulunması
olumsuz eleştirilerin bitmesi için yeterli olmamıştır. "... And Justice
For All"dan sonra artan tepkiler yeni albümlerle daha da çoğalmıştır.
Eleştirmenlere göre Metallica artık marka olmuştur. "One" parçasının Grammy’ye
aday gösterilmesi de iddiaları destekler niteliktedir. Metallica artık
ezilenlerin değil, ezenlerin yanında görülmektedir. MTV için gösterişli
klipler çekilmekte, menajerler, avukatlar kiralanmaktadır. Kaset kaydı
için para bulamadıkları günleri anımsayan Hetfield’in, "Artık bir oda
dolusu param var" sözleri basına yansımış, tepki gittikçe büyümüştür.
Kurulan çark işlemekte, banka hesaplarına milyonlarca dolar para
yatmaktadır. Artık konserlere eskisi gibi malzemelerin ve grup
elemanlarının bulunduğu otobüsle değil, aksesuarları taşıyan 12 kamyon
ve 6 otobüs ile yanlarına teknik elemanlardan oluşan 60 kişilik ekibi
alıp gider olmuşlardı. Eski hayranları gruba tekrar eski sertliklerine
geri dönmeleri için çağrılar yapıyordu. Garaj günlerinde yaptıkları o
müziklerin daha kaliteli ve samimi olduğundan bahsediyorlardı.
Düştükleri para tuzağından çıkmaları için grubu uyarıyorlardı.
Metallica’nın genç hayranları ise eleştirileri haksız buluyorlar,
Metallica’yı aynı Metallica olarak görüyorlardı. Onlara göre bu durum
sadece orta yaş olgunluğu olarak değerlendirilmekteydi. Ardından "Black 91"
diye de bilinen Metallica albümü 3 yıllık birikim ürünü olarak piyasaya
sürüldü. Bu albümde daha çok mistik temalar işlendi. Metal
duygusallığının zirvesine çıkıldı. Özellikle de "The Unforgiven", "Nothing Else Matters" ve "Wolf And Man",
genç dinleyicilerin kendinden geçmesi için yetiyordu. Ama Metallica’yı
çıktığı ilk günden beri takip eden ve şimdilerde orta yaşlarda bulunan
dinleyici kitlesi, durumdan hiç de memnun görünmüyor, bu
memnuniyetsizlik gün geçtikçe de artıyordu. Artık Metallica, Black’tan
öncesi ve sonrası olmak üzere birinci ve ikinci dönem olara ikiye
ayrılıyordu. Birinci dönemin söylemi adalet, bağımsızlık, savaş
karşıtlığı, siyasanın eleştirisi, yerini ikinci döneme bırakıyordu. Bu
dönemde ticarileşme ve protest kimlikten popüler kimliğe geçiş, kitle kültürüne yönelik göndermeler ön palana çıkıyordu.
Çeşitli pazarlama yöntemlerini kullanan grubun albümü tam 15 milyon adet satılmıştı. Albümün ardından tam 300 konserlik bir turneye çıkan topluluk, 3 sene süren turnenin 1993 senesindeki Haziran ayında İstanbul İnönü Stadı’nda Türkiye’deki ilk konserine de çıkmış oluyordu.
Bu albümü, 1996 yılında "Load" albümünün yayını izledi.
Metalica’yı bir heavy metal grubu olarak gören ve böyle devam etmesini
isteyen dinleyiciler tekrar hayal kırıklığına uğramışlardı. Bir çok grup
geleneksel tarza geri dönerken Metallica’nın yeni şeyler denemesi
farklı türler dinlemeye açık olan gençlerin ilgisi çekmiş, hatırı
sayılır bir genç dinleyici topluluğu hayran kitlesine dahil olmuştur.
Load albümünde iyice açığa çıkan armoni farklılığı grubun logosu ve
imajına da yansımıştı. Load albümünde sevilen parçalardan olan duygusal
çalışma "Mama Said" tamamen Hetfield’a aitti. Hetfield bu
çalışmayı annesi için yazmıştı. Parçada şu sözler geçiyor: "Ben gençken
annem demişti ki, ’Oğul hayatın açık bir kitaptır, bitmeden önce onu
kapatma.’ En çabuk yanıp kül olan alev en parlak olanıdır. Bir oğlun
kalbi annesine minnettardır. Asi benim soyadım, vahşi kan damarlarımın
içinde."
Load albümü, bu albümün devamı niteliği taşıyan, "Reload" albümü gibi 8 milyon adet satmayı başardı. "Reload", 1997 yılında yayınlanmıştı, albümün ana teması hız olmakla beraber, dinleyenlerini önce şeytanla dansa davet eden "Devil Dance", anı yaşamaya sevk eden "Carpe Diem Baby" ve ailesinden aldığı eğitimi uyuşturucu bir iğneye benzettiği "Fixxxer"
Metalica’nın nereden nereye geldiğinin apaçık ifadesi oluyordu. Bu
durum Metallica’nın geleneksel dinleyicilerinde "Acaba eski günlerdeki
gibi parçalar yaparlar mı?" sorusunun cevabının bir kez daha hayal
kırıklığına dönüşmesine neden olmuştur.
1998 yılında piyasaya sürülen "Garage Inc." albümü eski ve yeni cover çalışmalarından oluşan 27
parçadan meydana geliyordu. Maziyi hatırlayış ve eski hayranlara bir
selam niteliği taşıyan çalışma, söz konusu hayran kitlesinin gönlünü
alamadı. Çünkü artık köprülerin altından sular akmış ve Metallica eski
Metallica olmaktan çıkmıştı. Bu albüm daha çok 1990 sonrası geliştirdiği
yeni bir atakla tekrar gündeme gelen heavy metal müzik tarzını seven
gençler tarafından ilgi gördü.
Albümün hemen ardından turneye çıkan grup, "Garage Remains The Same" isimli bu konserler serisinde 13 Haziran 1999 tarihinde İstanbul Ali Sami Yen Stadı’nda Türk hayranlarıyla bir araya geldi. Konsere yaklaşık 50 bin kişinin katıldığı haberi, ertesi günün gazetelerine yansımıştı.
Metallica ile ilgili bir diğer konu da, internetten ücretsiz şarkı
yükleme imkanı sağlayan Napster davasıdır. Bu dönemde, uzun zaman albüm
yapmayan grup, şarkılarından çok, politik tavırlarıyla ön plana
çıkmıştır. Özellikle Napster’a karşı açılan savaşa destek verdikleri
demeçlerle manşetlere çıkmışlar, telif ücreti ödemeksizin bedava yükleme
imkanı sağlayan Napster’a karşı mahkemeyi kazanmışlardır. Mahkeme,
aldığı kararla Napster’ın bedava müzik dağıtımına son vermiştir.
1999’a gelindiğinde, "S&M" piyasaya sürülür. Albüm, San
Francisco Senfoni Orkestrası’nın Metallica ile birlikte icra ettikleri
en çok sevilen şarkılardan oluşmaktadır. Ayrıca albümde iki yeni parçaya
da yer verilir. Bu parçalar, "Minus Human" ve "No Leaf Clover"
isimlerini taşımaktadır. Şarkıların senfoniye uyumu dinleyiciler
tarafından beğenilirken, geleceğe yönelik umutları da canlandırmıştır.
Albümde ayrıca "Battery" ve "For Whom The Bell Tolls" isimli parçaların senfonik yorumu da dinleyiciden olumlu not almıştır.
Son olarak Metallica, John Woo’nun yönettiği ve Tom Cruise’un başrol oynadığı "Mission Impossible 2" filminin soundtrack albümü için "I Disappear"
parçasını yaptı. Bundan sonra derin bir sessizliğe bürünen grup,
taşkınlıktan uzak durmuş, üyeler arasında çıkan tartışmalar basına
yansımıştır. Metallica dinleyenlerinin sabırsızca bekledikleri yeni
albüm çalışmaları bir türlü piyasaya çıkmamış, bu durumun yarattığı
olumsuz tepkiler grup içinde çatlaklara yol açmıştır. İlk sorun, 1986
yılında gruba basçı olarak giren J. Newsted ile ilgilidir. Grubun eski tarzına dönmesi gerektiğini söyleyen Newsted,
aksi taktirde 14 yıldır birlikte çalıştığı gruptan ayrılacağını
açıklamıştır. Bu süreç, Hetfield, Ulrich ve Hammet’in tepkisiyle
karşılaşan Newsted’in 17 Ocak 2001’de "Kişisel nedenlerden ve çok sevdiğim bu müziği yaparken gördüğüm fiziksel zararlardan dolayı gruptan ayrılıyorum" açıklamasıyla sona ermiştir.
Newsted’in ayrılmasıyla her dönem sürüp giden dağılma dedikoduları
tekrar gündeme gelmiştir. Tecrübeli basçının yerine önceleri, grubun
aynı zamanda yapımcısı olan Bob Rock, daha sonra da Rob Trujillo’nun alındığı, söylentiden öte bir anlam ifade etmemiştir.
Metallica, uzun zaman sonra geçtiğimiz günlerde yeni albümüyle dinleyenlerin karşısına çıktı. 23 Kasım 1999’da sunulan S&M albümünden sonraki bu ilk çalışma, "St. Anger" adını taşıyor. Albümde 11 yeni parçaya yer verilirken, stüdyo çalışmalarının ve konser kayıtlarının yer aldığı bir DVD’nin CD ile birlikte ücretsiz sunulması da dikkat çekiyor. Ayrıca içinden çıkan 28 sayfalık kitapçık da alışılanın ötesinde gerçekten oldukça kapsamlı. Bakalım Metallica’nın geniş hayran kitlesi, St. Anger’dan memnun kalacak mı...
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
şekilci bir dinleyici kitlesinin tekelinden çıkıp geniş topluluklara
ulaşmasında büyük pay sahibi olmuştur.
Metallica’nın temelleri Lars Ulrich tarafından atılır. Ulrich,
Los Angeles gazetesine ilan vererek birlikte müzik yapabilecek kişilerle
görüşmek istediğini belirtir. İlk telefon, bir basımevinde çalışan 18
yaşlarında lise mezunu bir gençten, James Alan Hetfield’dan
gelir. Sert sesi, farklı armonisi ve yeniliğe açık gitar
virtiözitesiyle, grubun vokal ve gitaristliğini üstlenen Hetfield’ı, şu
anda Megadeth’te çalan gitarist Dave Mustaine izler. Ve son olarak da siyahi bass gitarist Ron Me Govne gruba dahil olur.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Topluluk bu kadrosuyla ilk konserini Anaheim (California)’da Radio City’de 14 Mart 1982’de vermiştir. Doğrusunu söylemek gerekirse istedikleri başarıyı yakalayamamışlardır. Çünkü Dave Mustaine tam bir alkoliktir. Çok geçmeden gruptan uzaklaştırılır. Kirk Lee Hammet onun yerine geçer ve eksikliğini hissettirmemenin de ötesinde işler yapar. Sıra Ron Me Govne’ye
gelir. Çünkü bu bassçı gruba uyum sağlayamaz, buna başarısızlığı da
eklenince artık çekilmez olur ve gruptan uzaklaştırılır.
Boşluğu doldurmak için gruba transfer edilen, dönemin ünlü gruplarından Truma’nın bass gitaristi Cliff Burton
tek kelimeyle mükemmeldir. Bu elemanla grup en iyi performansını
yakalar. Eski bir garajı stüdyo olarak kullanan topluluk için acilen
paraya ihtiyaç vardır. Nihayet gruba mali destek sağlanır. Bu günden
sonraki 6. haftada, Metallica’nın ilk albümü olan "Kill ’Em All" piyasaya sürüldüğünde takvimler Temmuz 1983’ü göstermektedir. Albüm 70 bin adet satılmıştır. Tam 1 yıl sonra çıkardıkları ikinci albüm "Right The Lightning"in satışı da 75 bin olmuştur.
Bu albümlerde grubun yaptığı müzik çok serttir ve siyah deri elbiseonlar
için bir simge olmuştur. Acemilikleri bazı şarkı sözlerinde açıkça
belli olmaktadır. "Whiplash"ın sözlerinde olduğu gibi: "Konser
bitti, metal yitti, yola çıkma zamanı, bir başka şehir bir başka
konser... Patlayacağız yeniden, otel odaları ve otoyollar... Burada
dışarıda yaşam çiğdir, ama biz asla durmayacağız. Asla son vermeyeceğiz,
çünkü biz Metallica’cıyız."
Ardından "Master of Puppets"ı çıkaran grup, ilk çalışmalarının
üzerinden geçen üç yılın sonunda bu albümle kendini ispatlamayı başardı.
Satış rakamı promosyonsuz, videosuz ve single’sız 1 milyona
yaklaşmıştı. Bu albüm, gerek sözler gerekse müzik itibariyle tamamen
grubun psikolojisini yansıtmaktadır. Hetfield’in başı uyuşturucuyla
derttedir ve ufak çaplı sorunlar yaşamaktadır. Albüm çalışmalarından
arta kalan zamanda sık sık konserler düzenleyen grup, bu sıralar tam bir
kayak hastası olan "yaramaz çocuk" Hetfield’in düşerek bileğini
kırmasıyla konserlerine bir süreliğine ara vermiştir.
Eylül 1986’da İngiltere’deki konserlerinde sahneye çıkan kadro, Cliff Burton’lu
son kadro olur. Kopenhag’a giderken gecenin geç saatlerinde zeminin
kaygan olması nedeniyle yoldan çıkarak bir hendeğe çarpar ve otobüs
devrilir. Devrilen otobüs Burton’a mezar olmuştur. Gurubun bass’çılığını
yapan Burton, uyur halde camdan fırlayıp olay yerinde hayatını
kaybetmiştir. Grubun asli üyelerinden biri olan Cliff Burton’un talihsiz
kaybına bir de dağılma söylentileri eklenince Metallica, hayranlarıyla
birlikte kara bir bulutun altına girmiştir.
Fakat Metallica, kararlı bir sesle "devam" demiş, kötü günlerin geride kaldığını açıklamış, Flotsam & Jetsom’da bass çalan Jason Newsted’i
kadroya dahil ederek tüm hayranlarının yüreğine su serpmiştir. Newsted
yetenekli bir gitaristtir. Grubun menajerliğini de yapan bu isim, ayrıca
besteci ve söz yazarıdır. Kısa zamanda Metallica’ya uyum sağlayan
Newsted, grupta eksikliği hissedilir bir üye konumuna gelmiştir. Bunun
yanında, Cliff hayranı bazı eleştirmenlere göre, Newsted,
gitarı çok kötü çalmaktadır ve gruba uyum sağlayamamıştır. Eleştiriler
çoğalmış, grup eski samimiyetini yitirmekle suçlanmıştır. Lars Ulrich’in
davulda eski performansını sergilemediği söylentileri dolaşırken
dinleyiciler, onun davul çalmak yerine fotoğrafçılara poz vermeyi tercih
etmesini yadırgadıklarını ifade etmişlerdir. Bir konserde dinleyicilere
hitap etmek için mikrofonu eline alması ise yuhalanmasına neden
olmuştur. Bu eleştirilerden iyice sıkılan grup, hem kendilerine doğan
yanıt hakkını kullanmak hem de eski hayranlarını geri kazanmak için
Cliff’in anısına "Cliff’em All" adında bir video kaydını ve "Garage Days"
isimli yeni çalışmayı yayınlar. Ayrıca Hetfield’ın, bir röportajında
dostları Cliff’in ruhunu her zaman yanlarında hissettiklerini açıklaması
gruptaki Cliff baskısının bir yansıması olarak değerlendirilebilir.
1988’de "... And Justice For All"u çıkaran grup, adaletsizlikten yakınmakta ve "Herkes İçin Adalet"
sloganını haykırmaktadır. "Adaletin koridorları yeşile boyalı, para
konuşuyor, güç kurtları kapında bekleşiyor... Hakimiyetlerini kötüye
kullanıyorlar, inanmıyorum söylediğin şeylere, inanmıyorum... Adalet
bitti, adalete tecavüz edildi, çektiklerinde ipini, adalet yerini
buluyor... Gerçek aranmıyor, her şey kazanmaktan ibaret, bunu çok katı
buluyorum... Paraları bir kez daha terazinin dengesini belirliyor,
anlaşmanı yap, nedir gerçek..."
Kasetle aynı adı taşıyan bu parçanın sözleri, Metallica’nın
tepkici yanını açığa çıkaran bir hüviyet niteliği taşımaktadır. Bu
albümde meta üzerine kurulan yeni dünya düzenine göndermelerde bulunması
olumsuz eleştirilerin bitmesi için yeterli olmamıştır. "... And Justice
For All"dan sonra artan tepkiler yeni albümlerle daha da çoğalmıştır.
Eleştirmenlere göre Metallica artık marka olmuştur. "One" parçasının Grammy’ye
aday gösterilmesi de iddiaları destekler niteliktedir. Metallica artık
ezilenlerin değil, ezenlerin yanında görülmektedir. MTV için gösterişli
klipler çekilmekte, menajerler, avukatlar kiralanmaktadır. Kaset kaydı
için para bulamadıkları günleri anımsayan Hetfield’in, "Artık bir oda
dolusu param var" sözleri basına yansımış, tepki gittikçe büyümüştür.
Kurulan çark işlemekte, banka hesaplarına milyonlarca dolar para
yatmaktadır. Artık konserlere eskisi gibi malzemelerin ve grup
elemanlarının bulunduğu otobüsle değil, aksesuarları taşıyan 12 kamyon
ve 6 otobüs ile yanlarına teknik elemanlardan oluşan 60 kişilik ekibi
alıp gider olmuşlardı. Eski hayranları gruba tekrar eski sertliklerine
geri dönmeleri için çağrılar yapıyordu. Garaj günlerinde yaptıkları o
müziklerin daha kaliteli ve samimi olduğundan bahsediyorlardı.
Düştükleri para tuzağından çıkmaları için grubu uyarıyorlardı.
Metallica’nın genç hayranları ise eleştirileri haksız buluyorlar,
Metallica’yı aynı Metallica olarak görüyorlardı. Onlara göre bu durum
sadece orta yaş olgunluğu olarak değerlendirilmekteydi. Ardından "Black 91"
diye de bilinen Metallica albümü 3 yıllık birikim ürünü olarak piyasaya
sürüldü. Bu albümde daha çok mistik temalar işlendi. Metal
duygusallığının zirvesine çıkıldı. Özellikle de "The Unforgiven", "Nothing Else Matters" ve "Wolf And Man",
genç dinleyicilerin kendinden geçmesi için yetiyordu. Ama Metallica’yı
çıktığı ilk günden beri takip eden ve şimdilerde orta yaşlarda bulunan
dinleyici kitlesi, durumdan hiç de memnun görünmüyor, bu
memnuniyetsizlik gün geçtikçe de artıyordu. Artık Metallica, Black’tan
öncesi ve sonrası olmak üzere birinci ve ikinci dönem olara ikiye
ayrılıyordu. Birinci dönemin söylemi adalet, bağımsızlık, savaş
karşıtlığı, siyasanın eleştirisi, yerini ikinci döneme bırakıyordu. Bu
dönemde ticarileşme ve protest kimlikten popüler kimliğe geçiş, kitle kültürüne yönelik göndermeler ön palana çıkıyordu.
Çeşitli pazarlama yöntemlerini kullanan grubun albümü tam 15 milyon adet satılmıştı. Albümün ardından tam 300 konserlik bir turneye çıkan topluluk, 3 sene süren turnenin 1993 senesindeki Haziran ayında İstanbul İnönü Stadı’nda Türkiye’deki ilk konserine de çıkmış oluyordu.
Bu albümü, 1996 yılında "Load" albümünün yayını izledi.
Metalica’yı bir heavy metal grubu olarak gören ve böyle devam etmesini
isteyen dinleyiciler tekrar hayal kırıklığına uğramışlardı. Bir çok grup
geleneksel tarza geri dönerken Metallica’nın yeni şeyler denemesi
farklı türler dinlemeye açık olan gençlerin ilgisi çekmiş, hatırı
sayılır bir genç dinleyici topluluğu hayran kitlesine dahil olmuştur.
Load albümünde iyice açığa çıkan armoni farklılığı grubun logosu ve
imajına da yansımıştı. Load albümünde sevilen parçalardan olan duygusal
çalışma "Mama Said" tamamen Hetfield’a aitti. Hetfield bu
çalışmayı annesi için yazmıştı. Parçada şu sözler geçiyor: "Ben gençken
annem demişti ki, ’Oğul hayatın açık bir kitaptır, bitmeden önce onu
kapatma.’ En çabuk yanıp kül olan alev en parlak olanıdır. Bir oğlun
kalbi annesine minnettardır. Asi benim soyadım, vahşi kan damarlarımın
içinde."
Load albümü, bu albümün devamı niteliği taşıyan, "Reload" albümü gibi 8 milyon adet satmayı başardı. "Reload", 1997 yılında yayınlanmıştı, albümün ana teması hız olmakla beraber, dinleyenlerini önce şeytanla dansa davet eden "Devil Dance", anı yaşamaya sevk eden "Carpe Diem Baby" ve ailesinden aldığı eğitimi uyuşturucu bir iğneye benzettiği "Fixxxer"
Metalica’nın nereden nereye geldiğinin apaçık ifadesi oluyordu. Bu
durum Metallica’nın geleneksel dinleyicilerinde "Acaba eski günlerdeki
gibi parçalar yaparlar mı?" sorusunun cevabının bir kez daha hayal
kırıklığına dönüşmesine neden olmuştur.
1998 yılında piyasaya sürülen "Garage Inc." albümü eski ve yeni cover çalışmalarından oluşan 27
parçadan meydana geliyordu. Maziyi hatırlayış ve eski hayranlara bir
selam niteliği taşıyan çalışma, söz konusu hayran kitlesinin gönlünü
alamadı. Çünkü artık köprülerin altından sular akmış ve Metallica eski
Metallica olmaktan çıkmıştı. Bu albüm daha çok 1990 sonrası geliştirdiği
yeni bir atakla tekrar gündeme gelen heavy metal müzik tarzını seven
gençler tarafından ilgi gördü.
Albümün hemen ardından turneye çıkan grup, "Garage Remains The Same" isimli bu konserler serisinde 13 Haziran 1999 tarihinde İstanbul Ali Sami Yen Stadı’nda Türk hayranlarıyla bir araya geldi. Konsere yaklaşık 50 bin kişinin katıldığı haberi, ertesi günün gazetelerine yansımıştı.
Metallica ile ilgili bir diğer konu da, internetten ücretsiz şarkı
yükleme imkanı sağlayan Napster davasıdır. Bu dönemde, uzun zaman albüm
yapmayan grup, şarkılarından çok, politik tavırlarıyla ön plana
çıkmıştır. Özellikle Napster’a karşı açılan savaşa destek verdikleri
demeçlerle manşetlere çıkmışlar, telif ücreti ödemeksizin bedava yükleme
imkanı sağlayan Napster’a karşı mahkemeyi kazanmışlardır. Mahkeme,
aldığı kararla Napster’ın bedava müzik dağıtımına son vermiştir.
1999’a gelindiğinde, "S&M" piyasaya sürülür. Albüm, San
Francisco Senfoni Orkestrası’nın Metallica ile birlikte icra ettikleri
en çok sevilen şarkılardan oluşmaktadır. Ayrıca albümde iki yeni parçaya
da yer verilir. Bu parçalar, "Minus Human" ve "No Leaf Clover"
isimlerini taşımaktadır. Şarkıların senfoniye uyumu dinleyiciler
tarafından beğenilirken, geleceğe yönelik umutları da canlandırmıştır.
Albümde ayrıca "Battery" ve "For Whom The Bell Tolls" isimli parçaların senfonik yorumu da dinleyiciden olumlu not almıştır.
Son olarak Metallica, John Woo’nun yönettiği ve Tom Cruise’un başrol oynadığı "Mission Impossible 2" filminin soundtrack albümü için "I Disappear"
parçasını yaptı. Bundan sonra derin bir sessizliğe bürünen grup,
taşkınlıktan uzak durmuş, üyeler arasında çıkan tartışmalar basına
yansımıştır. Metallica dinleyenlerinin sabırsızca bekledikleri yeni
albüm çalışmaları bir türlü piyasaya çıkmamış, bu durumun yarattığı
olumsuz tepkiler grup içinde çatlaklara yol açmıştır. İlk sorun, 1986
yılında gruba basçı olarak giren J. Newsted ile ilgilidir. Grubun eski tarzına dönmesi gerektiğini söyleyen Newsted,
aksi taktirde 14 yıldır birlikte çalıştığı gruptan ayrılacağını
açıklamıştır. Bu süreç, Hetfield, Ulrich ve Hammet’in tepkisiyle
karşılaşan Newsted’in 17 Ocak 2001’de "Kişisel nedenlerden ve çok sevdiğim bu müziği yaparken gördüğüm fiziksel zararlardan dolayı gruptan ayrılıyorum" açıklamasıyla sona ermiştir.
Newsted’in ayrılmasıyla her dönem sürüp giden dağılma dedikoduları
tekrar gündeme gelmiştir. Tecrübeli basçının yerine önceleri, grubun
aynı zamanda yapımcısı olan Bob Rock, daha sonra da Rob Trujillo’nun alındığı, söylentiden öte bir anlam ifade etmemiştir.
Metallica, uzun zaman sonra geçtiğimiz günlerde yeni albümüyle dinleyenlerin karşısına çıktı. 23 Kasım 1999’da sunulan S&M albümünden sonraki bu ilk çalışma, "St. Anger" adını taşıyor. Albümde 11 yeni parçaya yer verilirken, stüdyo çalışmalarının ve konser kayıtlarının yer aldığı bir DVD’nin CD ile birlikte ücretsiz sunulması da dikkat çekiyor. Ayrıca içinden çıkan 28 sayfalık kitapçık da alışılanın ötesinde gerçekten oldukça kapsamlı. Bakalım Metallica’nın geniş hayran kitlesi, St. Anger’dan memnun kalacak mı...